11 Şubat 2010 Perşembe

yılgınlık ve karamsarlık

Daha önceki yazımda belirttiğim gibi başarısız girişimlerden sonra. Bir yılgınlık ve karamsarlık oluştu, her halde ben çok şey istiyorum, benden önce yapanlar çektikleri sıkıntıları yazmamışlardı. Ya da sıkıntı yaşamamışlardı.

Karamsarlığa kapılmamın pek çok nedenleri vardı en azında tapu aşamasına gelip tamam oldu dediğim de vaz geçme, pazarlığı bittiğini tamam bu sefer oldu dediğimde arkamdan olmaz daha fazla ver denip sıkıştırılmaya çalışılmam. Aslında iyi ki olmamış.

Arayış içinde olanlar için söyleye bileceğim ilk şey şu sakın ha internete verilen resimlere aldanmasınlar. resimler komşu tarlalar hatta uzaktan yakından alakasız resimleri bir yerlerde bulup ilana koyabiliyorlar veya özdeş isimli yerleri diğeriymiş gibi gösterebiliyorlar ve böyle yapmayı size fikir versin diye yaptık gibi pişkin cevaplarla karşılaşabiliyorsunuz.

Bu konuyu başka bir yazıya bırakayım. benim tarlayı internette önce resimsiz ilan olarak gördüm içindeki durumu yazan iyi bir metin yazarı olsa gerek ki. Kendimi Google Earth programının başında surasımı burasımı diye alan hesabı yaparken buldum. Yazılanlar tam benim istediğ gibi bir yeri tarif ediyordu. İlan vereni tanıyordum ve ilan verildikten 10-15 gün sonra arazinin resimleri yayınlandı. Resimleri inceledikten sonra tamam aradığımı galiba buldum dedim ve satıcıyı aradım. İlgilenen birkaç kişi daha var zaten onları gezmege götürdüğümde resimleri çektim diyince yine eyvah kaçırdık dedim. yazdan ağzımız yandı ya görmeden olmaz toprağı, yerin konumunu görecem ağaçları görecem. İşin içinde yolu suyu olmayan yerleri bile gösterdikleri için temkinli yaklaşıyorum.

Neyse konuşmadan 1 ay sonra gidebildim hala satılık gitiğimde baktımki komsu var ama kalan şahıs yok sadece ekmeye biçmeye gelip gidiyorlar bahçe olarak değil tarla olarak kullanıyorlar. kaldıkmı dağın başında tek başımıza ama tarlaya üst taraflardan çıkan bir pınardan boru ile su taşınmış ve yine temmuz, ağustos aylarında kuruyan yukardan çıkan pınarın beslediği minik bir dere var (kireç taşlarının sızıntısı vede geçtigi yerlerde toprağı oyup beyaz kayalar ortaya çıkmış Blog a bu adı vermeme sebep oldu.) Sondaj var demişlerdi ama sondaj filan yok. ama 7-8 m derinliğinde bir kuyu var küçük bir pompa ile suyu kullan dığınızda boşalıyor ama ertesi gün yeniden doluyor keson kuyu değil eski taş kuyu. Zaten yeraltı sularının kullanılmasına karşı olduğum için taleplerimi karşılıyor.

Kısa bir pazarlıktan sonra bekleme ve sindirme molası beni haberdar edin diyip ayrılma. bu arada kışın kaldığım Ankara ile tarlanın bulunduğu Bergamanın arası 700 km gittim gördüm geri döndüm 1 hafta sonra tekrar telofonlaşma tamam denince hadi bana yine yol göründü ama mutlu son.

10 Şubat 2010 Çarşamba

toprak aramak

  Arazi aramaya, ilk önce internetle başladım. sanırım 2009  şubat  sonuydu toprak ve dikilecek bitkilerin özellikleri. istekleri bakım için yapılması gerekenler.
  Tabi aslında bir yerlerden başlamak gerekiyor ama ülkemizin tarım politikasınada gönderme yapmadan yazıma devam edemiyeceğim.
  Tüm dünyada tarım artı değer yaratmış ve bu artı değer, diğer sektörlere kayarak bunları geliştirmiştir malesef ülkemizde tarım sektörü gelişmemekte üstelik  calışan sayısı ve ekilebilir alan miktarı giderek azalmakta. Ziraat mühendisleri (not: burada kendi dalında başarılı adımlar atmış ve kendini geliştirenleri yorumun dışında tutarak) Ülkede en düşük puanla girilen okul olarak görülen.  Bari ziraat fakültesine gitsin diye gidilen  ve gördükleri eğitimin haricinde her mesleği yapan (gerçi diğer mesleklerde de var ama) örnek uygulamalar yaparak cahil kalan çiftçiye  lider olacak kişiler malesef çok fazla değildir. Özelliklede oyalama eğitimi verilen meslek yüksek okulları.


  Neden böyle başlangıç yaptığımı sizler sormadan ben yazayım ege de binlerce hektar tarım arzisi boş hiç ekilmiyor. Ekseler de yapılan masraf biliçli yapılmadıgında işin tekniği hep göz ardı edilip  kulaktan dolma olduğundan. Yapılan masraf ürün bedelini anca karşılar hale gelmiş. Birde üreticinin elinde alınıp senet dahi verilmemiş söz ile alınan malın bedelinin üzerine yatılmış. toptancılar tarafındanda dolandırılmış. Devletin asalak olarak gördüğü yorgun cebi boş karnı aç çitçileri. artık daha önceden ektiği veya kendinden yetişen meyve ağaçlarının meyveleri değerlendiriyor. Yeni yapılanan bahçeler zeytinlikler ve meyvelikler hemen  hemen tümü köyün dışında yaşıyanlar.
  Bu olumsuzlukların içinde  topraklar  ekilmeden bomboş duruyor. Tabi bu  kadar da  negatif olmamalı mayıs haziranda boş yerlere girip otunu biçiyorlar otunu hayvan yemi yapıyorlar. Bir şeyler yapmaya çalışansa daha önceleri devletin verdiği destekleri kötü amaçlı kullanılmasından dolayı devede kulak desteklerle yada düşük gösterilen ama komisyon, sigorta, oda aidatı gibi. masraflarla yüksek faiz kullanma mecburiyetinde kalıyor.
  Ama siz müşteri olupta kullanmadıkları bir arazi almaya gidince gerçek degerinin en az 2-3 katını istiyorlar. Hatta yol su elektirik telefon gibi olması gerekenler varsa bu 5 katına çıkıyor değer kıstasım ne olduğunu soracaksınız ben bu tarihten 2-3 yıl önce mal sahibi olanların aldıkları degerlerin yüzde 10- 15 üzerinde bir değer bekliyordum. 
  Bir yaz mevsimini tarla gezmek köy gezmek pazarlıkla geçirdim